Psikojenik mutizm, bireyin konuşma yeteneğine sahip olmasına rağmen belirli ortamlarda konuşmaması durumunu ifade eder. Bu durum genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar, ancak yetişkinlerde de görülebilir. Psikojenik mutizm, sosyal fobi, çözülmemiş çatışmalar, öğrenme modelleri ve genetik faktörler gibi çeşitli nedenlere bağlanabilir. Semptomları arasında utangaçlık, toplum korkusu, belirli ortamlarda konuşmama ve sosyal ilişkilerde zorluklar bulunur.
Bu durum genellikle seçici mutizm adı altında incelenir ve yayınlanan bilimsel çalışmaların çoğu bu alt başlıkta gerçekleşir. Seçici mutizm, genellikle okul öncesi yıllarda veya çocuğun okula başlamasıyla birlikte ortaya çıkar. Bu durum, çocuğun eğitim hayatını, okul başarısını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Çocuklarda gözlemlenen belirtiler arasında boş yüz ifadeleri, göz temasında zorluk, yanıt vermede yavaşlık ve artan çevresel hassasiyet bulunabilir.
Psikojenik mutizmin muhtemel nedenleri araştırmacılar arasında tartışmalıdır. Psikodinamik teorisyenler, çocuğun çözülmemiş çatışmalarını ifade etme şekli olarak görürken, davranış teorisyenleri olumsuz öğrenme modellerini temel alır. Ayrıca, sosyal fobi, göçmenlik, ailedeki kaygı ve genetik yatkınlık gibi faktörler de psikojenik mutizmin olası nedenleri arasında yer alır. Araştırmalar, bu duruma sahip çocukların genellikle genetik yatkınlığa sahip olduğunu ve çevresel etkilerin bu kaygı bozukluğunu desteklediğini göstermektedir.
Sonuç olarak, psikojenik mutizm, konuşabilme yeteneğine sahip olunan halde belirli ortamlarda konuşmamanın ve sosyal ilişkilerde zorlanmanın bir durumu olarak tanımlanır. Seçici mutizm altında incelenen bu durum, çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir ve genellikle çocukluk döneminde görülür. Genetik yatkınlık, çözülmemiş çatışmalar, öğrenme modelleri ve çevresel etkiler, psikojenik mutizmin olası nedenleri arasında yer alır.
Oyun, keyifli bir deneyim sunan, duygusal ifade ve iletişim için bir araç olan bir etkinliktir. Oyun, bireylere kendilerini ifade etme ve duygusal deneyimlerini yaşama fırsatı tanır. Oyunlar genellikle spontan ve yaratıcı bir şekilde gerçekleşir, bu nedenle katılımcılar arasında bir talep veya yönerge olmadan doğal bir etkileşim sağlar.
Oyunlar, gözlem yoluyla kişilerin davranışları hakkında bilgi edinilmesini sağlar. Oyunlar aracılığıyla, kişilerin duygusal durumları, düşünce süreçleri ve davranışları gözlemlenerek anlaşılabilir. Bu nedenle, psikolojik açıdan oyunlar önemli bir konu haline gelmiştir.
R.A. (2003) tarafından belirtildiği gibi, oyun bir talep veya yönerge olmaksızın, özgür ve spontan bir etkinliktir. Oyun, takip etme, yönlendirme ve deneyimleme süreçlerini içerir. Oyun terapisi, Landreth ve Bratton (1999) tarafından belirtildiği gibi, oyunun duygusal ifade, deneyim paylaşma ve duygusal durumları anlama açısından önemli bir araç olduğunu vurgular.
Adler’e göre, oyun bir problem çözme aracı olarak da kullanılabilir. Oyunlar, bireylere problemlerle baş etme ve çözme yeteneklerini geliştirme fırsatı sunar.
Sonuç olarak, oyunlar keyifli bir deneyim sağlamanın ötesinde, duygusal ifade, gözlem, iletişim ve problem çözme becerilerini geliştirmek açısından önemli bir rol oynar. Bu nedenle, psikoloji alanında oyunlar üzerine yapılan araştırmalar ve oyun terapisi, bireylerin duygusal sağlıklarını anlamak ve iyileştirmek için etkili bir araç olarak değerlendirilmektedir.
Yanıt, E. (2019), Selektif Mutizm Vakasının Yönlendirilmemiş Oyun Terapisi Teknikleri ile Sağaltım (Olgu Sunumu), Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi 2(3), 68-79.
Akkuş, P.Z., Yoldaş, T.Ç., Kurtipek, G., Özmert, E.N. (2019)Response to “speech problems and speech delay: Possible underdiagnosis of selective mutism” Turkish Journal of Pediatrics 61(5), 819