Savunma mekanizmaları, tehlikelere ya da tehditlere karşı geliştirilen bilinçdışı süreçler olarak tanımlanmaktadır. Benlik tarafından ortaya konan bu davranış biçimleri, psikanalitik yönelimli klinisyen ve araştırmacılar tarafından ruhsal aygıtın işleyişini anlamak ve bu mekanizmalara bağlı klinik görüngüleri çalışmak bağlamında oldukça değer gören, önemli konudur (Alpay, 2006).

Savunma mekanizmalarını iyi anlamak, psikanalitik olarak kişiliği ve ruhsal aygıtı iyi kavramak anlamına gelmektedir. Psikanalitik yönelimli yaklaşımın, kişiliği kategorize ederken dolaylı da olsa kullandığı savunma mekanizmaları bireydeki psikolojik işleyiş hakkında oldukça önemli şeyler söylemektedir. Savunma mekanizmalarının bireyin dünyayı deneyimlemesinin bir yolu olduğu söylenebilir (McWilliams, 2020). Psikanalitik tedavinin konusunun benlik ve benlikteki sapmalar olduğunu ifade eden Anna Freud, psikanalitik tedavinin amacının ise benlikteki sapmaların giderilmesi ve benlik bütünlüğünün sağlanması olduğunu söylemektedir. Analitik tedavi sırasında sağaltımı amaçlanan semptomlar, benliğin bazı dürtüsel istemlere karşı sürekli olarak kullandığı savunma mekanizmalarının ürünü olabilmektedir. Psikanalitik süreçte bu semptom oluşumlarının incelenmesi, dürtülere karşı oluşan savunma mekanizmalarının yapısı ve dirençlerin incelenmesi hasta hakkında belirli çıkarımların yapılmasını sağlamaktadır. Günümüzde oldukça önemli olan “Savunma” kavramını ilk olarak 1894 yılında “Savunma Psikonevrozları” araştırmasında ortaya atan Sigmund Freud’dur (Freud, 1936). Freud’un “savunma” sözcüğünü kullanmasının bilinçli bir seçim olduğu düşünülmektedir. Bunu düşündüren ilk sebep Freud’un mecazlardan ve benzetmelerden hoşlanmasıdır. Psikanalizi anlatırken eğitsel çerçevede benzetmelere sık sık yer vermiştir. İkinci sebep ise, savunma mekanizması olarak adlandırdığı süreçlere baktığında (bastırma, konversiyon vb.) bu süreçlerin savunma işlevi gördüğünü fark etmesidir. Histeriklerde zorlayıcı yaşantıları bastırma davranışının korktukları şeyleri deneyimlemeye engel olduğunu gözlemlemiştir. Buradan hareketle, terapistin görevi bu bastırma mekanizmalarını etkisiz hale getirerek hastanın korktuğu şeyle yüzleşmesi, kaçtığı duyguları deneyimlemesini sağlamaktır (McWilliams, 2020).

            Savunma mekanizmaları bireyin zorlayıcı yaşam olayları karşısında parçalanmadan kalabilmesi ve benlik bütünlüğünü koruyabilmesi için çalışmaktadır. Zorlayıcı yaşam olayı her neyse kişi bu olayı savunma mekanizmalarıyla göğüslemeye çalışmaktadır. Bu yolla, kişinin psikolojik bütünlüğü ve dengesi korunmuş olmaktadır. Kişilerin kullandığı savunma mekanizmaları, içinde bulunulan koşula ve yaşam dönemine göre farklılık göstermektedir. Bilinçdışında geliştirilen ve işlenen savunma mekanizmaları kişinin anlamını bilerek ya da bilinçli olarak yaptığı davranışlar değildir. Savunma mekanizmaları kullanmanın her koşulda sağlıksız ya da patolojik olduğunu söylemek de yanlış olacaktır. Her birey, zorlayıcı olaylarla karşı karşıya geldiğinde benlik bütünlüğünün bozulmaması için bazı savunma mekanizmalarına başvurmaktadır. Savunma mekanizmalarını zorlayıcı yaşam olayları karşısında yegâne baş etme yolu olarak kullanmak sağlıksız olarak nitelendirilebilir (Geçtan, 2018).

            Savunma mekanizmaları için ortak bir sınıflandırma bulunmamaktadır. Sınıflandırmalar daha çok kuramcıların kendi özelinde yaptığı sınıflandırmalara dayanmaktadır. McWilliams (2020), savunma mekanizmalarını birincil savunma süreçleri ve ikincil savunma süreçleri olarak ikiye ayırmıştır. Fenichel (1945) ise bastırılmış dürtüsel istemlerin kesilmesine olanak veren başarılı savunma mekanizmaları ve bastırılan dürtüsel istemlerin yüzeye çıkmasını engelleyen bastırıcı sürecin tekrarını veya sürdürülmesini içeren başarısız savunma mekanizmaları olarak ikiye ayırmıştır. Anna Freud ise (1936) savunma mekanizmalarının sınıflandırılmasından ziyade savunma mekanizmalarının psikanalitik süreç içindeki sağaltımı üzerinde durmuştur. Psikanalitik sürecin savunma mekanizmalarını tersine çevirdiğini ve bu yolla dürtüsel istemleri bilince getirdiğini ifade etmektedir.

KAYNAKÇA

  1. Alpay, E. H. (2006). Antisosyal kişilik bozukluğu tanısı almış bireylerin kullandıkları savunma mekanizmaları. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Maltepe Üniversitesi, İstanbul.
  2. Fenichel, O. (1974). Nevrozların psikoanalitik teorisi. Ege University Press (Orijinal çalışma 1945 yılında yayımlanmıştır)
  3. Freud, A. (2020). Ben ve savunma mekanizmaları. (Çev. Y. Erim). Metis Yayınları. (Orijinal çalışma 1936 yılında yayımlanmıştır)
  4. Freud, S. (2020). Psikanalize giriş 2: nevrozlar. (Çev. K. Şipal). Say Yayınları. (Orijinal çalışma 1933 yılında yayımlanmıştır)
  5. Geçtan, E. (2018). Psikodinamik psikiyatri ve normaldışı davranışlar. Metis Yayınları
  6. McWilliams, N. (2020). Psikanalitik tanı klinik süreç içinde kişilik yapısını anlamak. (Çev E. Kalem). İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. (Orijinal çalışma 2011 yılında yayımlanmıştır)

Klinik Psikolog Aslı Eyi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now Button
× Bizimle İletişime geçin